Yaşlılık, birçok insan için kaçınılmaz bir süreç, ancak bu sürecin kalitesini ve uzunluğunu etkileyen birçok faktör vardır. Yüz yılı aşmayı başaran ve hala pratikte olan 100 yaşındaki doktor, uzun yaşamın sırlarını paylaştığı 7 altın kuralı ile dikkatleri üzerine çekiyor. Bir yüzyılı devirmen bir uzman olarak, sağlık, beslenme ve yaşam tarzı konularındaki bilgi birikimi ve deneyimi, onu sıradan bir bireyden ayıran unsurlar arasında. İşte, bu doktorun açıkladığı yaşamını uzatmanın ve sağlığını korumanın yolları.
Uzun yaşamın en önemli anahtarlarından biri düzenli egzersizdir. 100 yaşındaki doktor, her gün en az 30 dakika yürüyüş yapmayı öneriyor. Egzersiz sadece fiziksel sağlığı desteklemez, aynı zamanda zihinsel sağlığı da olumlu etkiler. Yürüyüş, kalp sağlığını korumanın yanı sıra, kas ve kemik yapısının güçlenmesine de yardımcı olur. Yaş ilerledikçe hareketsizlik çoğalır, ama bu doktor, her yaştan insanı gün içinde en az 30 dakika hareket etmeye teşvik ediyor. “Vücudumuz, hareket etmek üzere tasarlandı,” diyor. “Düzenli egzersiz, bir alışkanlık haline getirildiğinde yaşam kalitesini artırır.
Sağlıklı bir yaşamın temel taşlarından biri de dengeli beslenmedir. Bu doktor, taze sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve sağlıklı yağların (özellikle zeytinyağının) tüketiminin önemini vurguluyor. İşlenmiş gıdalardan kaçınmak ve doğal, taze gıdalarla beslenmek, vücudun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri almasını sağlar. Ayrıca, aşırı şeker ve tuz tüketiminden kaçınmak uzun vadede birçok hastalığın önüne geçer. “Ne yerseniz, o olursunuz” diyerek, sağlıklı beslenmenin ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Bu bağlamda, yemeklerin hazırlanmasında taze malzemelerin kullanılmasının yanı sıra, porsiyon kontrolüne de dikkat edilmesi gerektiğini ekliyor.
İnsanın sosyal ilişkileri, psikolojik ve fiziksel sağlığında büyük bir rol oynamaktadır. 100 yaşındaki doktor, sosyal etkileşimlerin ve dostlukların sağlığı doğrudan etkilediğine inanıyor. Arkadaşlık ve aile bağları, insanın ruh halini iyileştirir ve yalnızlık hissini azaltır. Düzenli aktiviteler ve sosyal etkinlikler, insanları bir araya getirir; birlikte yapılan sporlar, etkinlikler ve toplantılar, hayata olan bağlılığı artırır. “Sosyal ilişkiler, hayatın kendisi gibidir; paylaşılmadıkça, tadı çıkmaz,” diyor. Bu doktor, insanları etkileşimde kalmaya teşvik ediyor ve sağlıklı sosyal bağlantıların oluşturulmasını gerektiğini vurguluyor.
Yaşlanmanın sadece fiziksel değil, zihinsel sağlık da etkileyebileceğini unutmayalım. Uzun yaşamın bir diğer prensibi, zihni sürekli dinç tutmaktır. 100 yaşındaki doktor, bulmaca çözme, kitap okuma veya yeni bir hobide ustalaşma gibi zihinsel aktivitelerin önemini vurguluyor. “Bir zihin, kullanmadıkça paslanır,” diyerek, zihinsel uyanıklığı korumanın önemli olduğunu belirtiyor. Öğrenmek, her yaşta devam eden bir süreçtir ve bu süreç, beyin sağlığı açısından kritik öneme sahiptir. Zihninizi aktif tutmak için yeni beceriler edinmek ve ilgi duyduğunuz alanlarda daha fazla bilgi edinmek gereklidir.
Birçok insan gündelik hayatının koşturmasında uykuya yeterince önem vermez. Ancak, yeterli ve kaliteli uyku, uzun yaşamın en önemli bileşenlerinden biridir. 100 yaşındaki doktor, her gece 7-8 saat uyumanın önemini vurguluyor. Uyku, bedenin ve zihnin yeniden enerji toplamasını sağlar. Uyku eksikliği, bağışıklık sistemini zayıflatabilir ve birçok kronik hastalığı tetikleyebilir. “İyi bir uyku, iyi bir yaşamın başlangıcıdır,” diyor. Uyumadan önce rahatlamanın ve stresten uzak durmanın kaliteli bir uyku için gerekli olduğunu da hatırlatıyor.
Stres, modern yaşamın kaçınılmaz bir parçası olsa da, nasıl başa çıkılacağını bilmek önemli bir beceridir. 100 yaşındaki doktor, günlük yaşamın getirdiği stresi yönetmenin yollarını öğrenmeyi öneriyor. Meditasyon, yoga ve derin nefes alma teknikleri, hem bedeni hem de zihni dinlendirir. “Stresi yönetemediğinizde sağlık sorunları kaçınılmaz oluyor,” diyor. Her gün birkaç dakikayı kendinize ayırarak, sakinleşmek ve zihninizi boşaltmak, sağlıklı bir yaşamın anahtarı olarak görülüyor.
Uzun yaşamın önde gelen kurallarından biri de pozitif bir zihniyettir. 100 yaşındaki doktor, her gün şükretmenin ve olumlu düşünmenin sağlığı nasıl etkilediğini vurguluyor. Olumlu bir zihin, sağlıklı seçimler yapmayı ve stresle daha iyi başa çıkmayı kolaylaştırır. “Hayat her zaman zorlu olabilir, fakat içsel huzurunuzu bulduğunuzda her şey daha kolaylayabiliyor,” diyor. Böylece, olumsuz düşüncelerin ve duyguların, beden sağlığının zarar görmesine neden olabileceğine dikkat çekiyor.