Merkez üssü Erzincan olan, 6.8 büyüklüğündeki deprem Türkiye'nin doğu kesiminde ciddi bir etki yarattı. Bu beklenmedik olayın ardından, jeolog ve deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, sosyal medya hesaplarından ve çeşitli platformlardan yaptığı açıklamalarla dikkat çekti. Bu yazıda, Prof. Görür'ün olaya dair değerlendirmeleri, Türkiye'nin deprem riski ve bu tür olayların önlenebilirliğine dair görüşleri yer alıyor.
Erzincan, tarihi boyunca birçok büyük deprem yaşamış bir bölgedir. 1939 yılında meydana gelen büyük deprem, şehirde büyük yıkımlara yol açmış ve yaklaşık 33.000 insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Bu tür olayların sıklığı, bölgenin jeolojik yapısından kaynaklanmaktadır. Naci Görür, bu bağlamda Erzincan'da meydana gelen son depremi değerlendirirken, bölgenin sismik aktivitesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti. Görür, "Erzincan, yer kabuğunun aktif olduğu bir alanda yer alıyor. Bu nedenle büyük depremler olasılığını her zaman göz önünde bulundurmalıyız" dedi. Ayrıca, geçmişte yaşanan büyük depremlerin, tarihsel veriler ışığında gelecekte de benzer olayların yaşanabileceğine dair ipuçları sunduğunu vurguladı.
Prof. Naci Görür, Erzincan'daki depremin etkileri üzerine yaptığı açıklamalarda, bu tür felaketlerin yalnızca maddi kayıplara yol açmadığını, aynı zamanda insan psikolojisi üzerinde de derin etkiler bıraktığını ifade etti. "Deprem gibi doğal afetler, insanların yaşamlarını değiştirir, toplumsal yapıyı etkiler ve bireylerde uzun süreli travmalar yaratabilir" diyerek, toplum olarak bu tür durumlarla başa çıkabilme yeteneğimizi geliştirmemiz gerektiğine dikkat çekti. Naci Görür, şehirlerde yeni yapılaşma süreçlerinin mutlaka deprem yönetmeliklerine uygun olarak gerçekleştirilmesi gerektiğini, bu sayede olası can ve mal kayıplarının en aza indirilebileceğini belirtti. Görür ayrıca, eğitim programlarının artırılması ve halkın bilinçlendirilmesi noktasında yapılması gereken çalışmalara da değindi.
Türkiye’nin, coğrafi konumu itibarıyla deprem kuşağında yer aldığını hatırlatan Görür, toplumsal bilincin ve depremle ilgili farkındalığın artırılmasının önemine vurgu yaptı. "Her bireyin deprem anında ve sonrasında nasıl davranması gerektiği konusunda bilgi sahibi olması gerekiyor" diyerek, bu konudaki eğitimlerin artırılması gerektiğinin altını çizdi. Görür, afet sonrası yapılacak ilk yardım eğitimlerinin de kritik öneme sahip olduğunu belirtti.
Öte yandan, Erzincan'daki depremin ardından bölgedeki altyapı durumunun da detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Naci Görür, "Altyapımız ne kadar sağlam olursa, can ve mal kaybımız da o kadar az olur. Bu nedenle şehirlerin deprem yönetmeliklerine uygun olarak inşa edilmesi, sadece bir tercih değil, zorunluluktur" diyerek yetkililere çağrıda bulundu.
Sonuç olarak, Erzincan'daki depremin ardından Naci Görür'ün değerlendirmeleri, Türkiye'nin deprem riski ve alınması gereken önlemler konusundaki bilinçlendirme çabalarının önemini ortaya koyuyor. Felaketler kaçınılmaz olabilir, ancak bu tür durumlarla başa çıkabilme yeteneğimizi geliştirmek tamamen insan eliyle mümkündür. Bu vesileyle, tüm vatandaşlarımızı düşünen, öğrenen ve hazırlıklı olmaya davet ediyoruz. Her birey, deprem anında ve sonrasında yapması gerekenler konusunda bilgi sahibi olmalı, yerel yönetimlerin eğitim ve hazırlık çalışmalarına destek olmalıdır.
Bu tür olaylar, yalnızca belirli bölgeleri değil, tüm ülkeyi etkileyen sorunlardır. Bu nedenle, farkındalığımızı artırmak ve deprem gerçeğiyle barışık bir yaşam sürmek adına çabalarımızı sürdürmeliyiz.