Ülkemizde zanaat ve el işçiliği uzun bir geçmişe sahip olsa da, bu işlerin modern pazara entegre edilmesi çoğu zaman cesaret ve yenilikçilik gerektiriyor. İşte bu noktada, bir girişimci kadın, eşinin ata mesleğini devralarak bu alanda çığır açan bir başarı öyküsü yazmayı başardı. Hibeler yardımıyla işini büyüterek sadece yerel değil, global pazara da açılan bu kadın, şu anda 24 farklı ülkeye ürünlerini ihraç ediyor. Gerçekten de ilham verici bir hikaye!
Her şey, geleneksel el işçiliği yapan eşinin bu işine duyduğu özlem ve tutkuyla başladı. Eşinin aile mesleği olarak bilinen zanaat, yıllardır yerel pazarda varlığını sürdürüyordu. Ancak, modern pazarda ayakta kalmak ve büyümek için inovasyona ihtiyaç vardı. Kadın, eşinin teknik bilgilerini ve deneyimlerini kendi yaratıcı tasarımlarıyla birleştirerek yeni bir yolculuğa başladı. Böylece geleneksel el sanatını günümüze uyarlayan modern bir yaklaşımla hareket etmeye karar verdi.
Başlangıçta kendi imkanlarıyla bu işin altından kalkmaya çalıştı. Ancak işin daha büyük bir pazar potansiyeline sahip olduğunu görünce, yerel bir hibe programına başvurdu. Almış olduğu hibeler, ona sadece maddi bir destek sağlamadı; aynı zamanda işinin büyümesi adına önemli bağlantılar kurmasına da olanak tanıdı. Eğitim programlarına katılarak, pazar analizi, marka yaratma ve dijital pazarlama konularında tecrübeler kazandı. Bu süreçte, el işçiliğinin hiç de göz ardı edilmemesi gereken bir sanat dalı olduğunu savunarak bu alandaki toplumsal algıyı da değiştirmek için mücadele etti.
Girişimci kadın, elde ettiği sonuçlarla sadece kendi işine değil, aynı zamanda eşine ve aile işine de büyük bir katkı sağladı. Artık ürünleri, sosyal medyada ve e-ticaret platformlarında yer alarak, geniş bir kitleye ulaşmaya başladı. Avrupa’dan Asya’ya, Amerika’dan Afrika’ya kadar geniş bir müşteri portföyü oluştu. Ürünlerinin detaylarını, kalitesini ve geleneksel zanaatkarlığın arkasındaki hikayeyi paylaşarak müşteri sadakati oluşturmayı başardı. Özellikle ecopreneur konsepti ile dikkat çekerek sürdürülebilir üretim yapıyor olması da dikkat çeken bir diğer noktaydı.
Bugün itibariyle, 24 farklı ülkeye ihraç yaparak global bir marka olma yolunda hızla ilerliyor. Eşinin zanaat tecrübesini modern ve yenilikçi bir bakış açısıyla birleştirerek, gelenekten geleceğe bir köprü kurmuş durumda. Tüm bu başarıların ardında, güçlü bir azim, cesaret ve tabii ki özveri yatıyor. Kendi hikayesini yazma cesaretini gösteren bu kadın, yalnızca kendisi için değil, birçok kadına ilham kaynağı olmayı da başarıyor.
Bu hikaye, sadece girişimcilik ve zanaat ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda kadınların iş dünyasında daha fazla yer alması gerektiğinin de güçlü bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. Her kadın, sahip olduğu becerilerle ve azimle kendi hikayesini yazabilir. Eşinin ata mesleğini devralarak, inovatif bir yaklaşımla evrensel bir marka haline gelme yolundaki bu kadın, diğerlerinin de aynı cesareti göstermesi için bir motivasyon kaynağı oluşturuyor.
Sonuç olarak, bu girişimci kadının hikayesi, geleneksel zanaat ile modern iş yaşamının nasıl başarılı bir şekilde bir araya getirilebileceğine dair önemli bir örnek sunuyor. Hibeler sayesinde elde edilen desteklerle başlayan bu başarılı yolculuk, sadece kendi hayatını değil, toplumdaki birçok kadının yaşam standardını da değiştirme potansiyeline sahip.