Son yıllarda Marmara Denizi'nin karşılaştığı en büyük tehlikelerden biri müsilaj olarak adlandırılan deniz salyasının yaygınlaşması. Bu doğal olay, ekosistem dengelerini tehdit eden, deniz canlıları için yaşam alanlarını daraltan ve su kalitesinde büyük düşüşlere neden olan bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizin önemli su kaynaklarından biri olan Marmara Denizi, sürekli artan kirlilik ve iklim değişikliği etkileriyle ağır bir tehdit altındadır. Mayıs 2021'de görülen müsilaj, deniz ortamında meydana gelen bu olumsuz gelişmelerin boyutunu gözler önüne serdi ve deniz araştırmacıları, çevreciler ve halk arasında büyük bir endişe yarattı. Peki, müsilaj nedir, neden oluşur ve Marmara Denizi'nde yarattığı etkiler nelerdir?
Müsilaj, deniz suyundaki aşırı besin maddelerinin ve özellikle azot ile fosforun artması sonucu ortaya çıkan, jöle kıvamında bir maddelerdir. Bu durum, denizlerdeki fitoplankton yani mikroskobik alglerin hızla çoğalmasına yol açar. Fazla miktarda alg büyümesi, alkalin ortamın bozulmasına ve suyun oksijen miktarının azalmasına neden olmakta. Müsilaj, deniz canlılarının yaşam alanlarını kısıtlayarak, balıklar ve diğer deniz hayvanları için kritik tehlikeler yaratmaktadır.
Müsilaj oluşumunun temel nedenleri arasında sanayileşme, tarımsal gübre kullanımı, evsel atıkların denizlere akışı ve kirlilik yer almaktadır. Özellikle İstanbul ve çevresindeki sanayi tesisleri, bu gibi kirlilik kaynaklarını artırarak müsilajın oluşumunu hızlandırır. Bunun yanı sıra iklim değişikliğinin etkisiyle su sıcaklıklarının artması, deniz yüzeyindeki sıcaklık düzensizlikleri de müsilajın yayılmasını tetikleyen faktörler arasında bulunmaktadır.
Marmara Denizi, içinde barındırdığı zengin ekosistem sayesinde hem biyolojik çeşitlilik açısından, hem de ekonomik olarak büyük öneme sahip. Ancak müsilaj, bu bölgedeki balıkçılık faaliyetlerini olumsuz etkilemekte ve deniz canlılarının yaşam alanlarını ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Müsilaj nedeniyle deniz suyu kalitesi düşer, oksijen seviyeleri azalır ve bu da deniz canlılarını açlığa ve oksijen yetersizliğine mahkum eder.
Bu durum, sadece deniz canlıları için değil, insan sağlığı ve ekonomik faaliyetler için de büyük riskler barındırmaktadır. Özellikle turizm sektörü, bu durumdan doğrudan etkilenmekte ve Marmara Denizi'nin güzelliklerini kaybetmesi, yerel ekonomileri olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca, müsilajın denizden toplanması maliyetli bir süreç olup, bu da ekosistem bütçesinin dengesini sarsmaktadır.
Müsilaj sorunu yalnızca bir çevresel sorun değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir tehdit oluşturmaktadır. Yetkililerin bu durumu ele alması ve harekete geçmesi gerekmektedir. Yeni politikalar geliştirmek, atık yönetimini iyileştirmek ve kirliliği azaltmak için acil önlemler alınmalıdır. Bu konuda toplumsal farkındalığı artırmak ve bireylerin üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi için eğitim programları düzenlenmeli, bilinçlendirme faaliyetleri artırılmalıdır.
Marmara Denizi’nin korunabilmesi için herkesin katkısı elzemdir. Bilinçli tüketim, geri dönüşüm ve enerji tasarrufu gibi bireysel adımlar, toplumsal düzeyde büyük değişimlerin habercisi olabilir. Bu nedenle, tüm paydaşların bir araya gelerek, ortak çözümler geliştirmeleri büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde, Marmara Denizi'nin müsilaj tehlikesi ile karşılaşması, gelecek nesiller için büyük bir kayba ve maalesef ekosistem çöküşüne yol açabilir.