Son yıllarda, dünya genelinde iklim değişikliğinin etkileri giderek daha belirgin hale gelirken, Türkiye de bu durumdan olumsuz şekilde etkileniyor. Ülkemiz, 2023 yılı itibarıyla son 65 yılın en kurak dönemini yaşamaya devam ediyor. Bu kuraklık durumu, su kaynaklarının azalmasına ve barajların doluluk oranlarının kritik seviyelere inmesine yol açtı. Son yapılan değerlendirmelere göre, birçok baraj, kuruma noktasına gelmiş durumda. Bu durum, hem tarım sektörü hem de içme suyu ihtiyacı açısından ciddi endişelere neden oluyor.
Uzmanlar, Türkiye'deki bu kuraklığın birçok nedeni olduğunu belirtiyor. İklim değişikliği, aşırı sıcaklıklar ve düzensiz yağışlar, su kaynaklarını tehdit eden en önemli faktörler arasında yer alıyor. Son 65 yılda görülen en düşük yağış oranları, tarımsal üretimi sekteye uğratmakta ve gıda güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Özellikle yaz aylarında su tüketiminin artmasıyla birlikte barajlarda meydana gelen doluluk oranındaki düşüşler, haziran ve temmuz aylarında daha da belirginleşmiştir. Dolayısıyla, Türkiye genelindeki 34 büyük barajdan birçoğu, kritik seviyelerin altına düşerek alarm vermektedir.
Son raporlara göre, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerin yakınındaki barajlar en fazla etkilenen yerler arasında. Örneğin, İstanbul'daki Ömerli Barajı'nın doluluk oranı hızla düşerek %30 seviyelerine geriledi. Aynı şekilde, Ankara'daki Kurtboğazı Barajı da %25 doluluk oranına ulaşarak alarm veriyor. Uzmanlar, bu oranların daha da düşmesi durumunda su kesintileri yaşanabileceği konusunda uyarıyor. Önümüzdeki dönemde yağışların artmaması halinde, bu barajlarda su temini için zorunlu önlemler alınması gerekecek.
Bununla birlikte, kuraklığın tarım sektörüne olan etkileri de gün yüzüne çıkmaya başladı. Üreticiler, sulama için gerekli olan suyu bulmakta zorluk çekiyor. Kuraklık nedeniyle birçok tarım arazisi kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Özellikle hububat ve sebze üretiminde kayıplar yaşanması bekleniyor. Akıllı sulama sistemleri ve alternatif su kaynaklarının kullanılması, bu krizin üstesinden gelmek için çözüm arayışları arasında yer alıyor.
Uzmanlar, bu kuraklığın sadece doğa olaylarıyla değil, aynı zamanda insan faaliyetleriyle de ilgili olduğu üzerinde duruyor. Su tasarrufu önlemlerinin artırılması, yer altı su kaynaklarının korunması ve barajların etrafında yapılan ağaçlandırma çalışmaları gibi önlemler, kuraklıkla mücadelede etkili olacak adımlar arasında yer alıyor. Ayrıca, hükümet ve yerel yönetimlerin, suyun doğru yönetimi konusunda atılımlar yapması, su krizinin önüne geçilmesi açısından büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, Türkiye son 65 yılın en kurak dönemini yaşıyor ve bu durum birçok barajı kuruma noktasına getirmiş durumda. İklim değişikliği ve düzensiz yağışlar, tarım başta olmak üzere birçok sektörü tehdit ediyor. Gelecekte bu tür krizlerin önüne geçmek adına yapılacak olan doğru adımlar hayati önem taşıyor. Su kaynaklarını verimli bir şekilde kullanmak ve tasarruflu davranmak, sadece bireylerin değil, tüm toplumun sorumluluğudur.