Son yıllarda, Türkiye'nin belirli bölgelerinde doğuştan gelen sağlık sorunları artış göstermekte. Ancak, bu sorunların en dikkat çekici örneklerinden biri, Mardin'in bir mahallesinde yaşanıyor. Bu mahallede doğan bebeklerin büyük bir kısmı, doğuştan sağır ve dilsiz olarak dünyaya gelmekte. Uzmanlar, bu durumu çevresel faktörler, genetik yapılar ve sosyo-kültürel dinamiklerle ilişkilendiriyor. Peki, bu durumun kökenleri nereye dayanıyor? Mahallenin sakinleri ve sağlık uzmanları ile yaptığımız görüşmeler, bu durumun kaynağına ışık tutuyor.
Mardin'in bu mahallesi, birçok aile için bir umut yuvası olmasının yanı sıra, aynı zamanda yaklaşan bir sağlık krizinin de merkezinde yer alıyor. Söz konusu mahallede, son yıllarda doğan bebeklerin %30'unun sağır ve dilsiz olduğu tespit edildi. Mahalle sakinleri, bu durumu yalnızca bir tesadüf olarak görmemekte; aksine, yoğun bir şekilde yaşadıkları sağlık sorunlarının sebebi olarak genetik faktörleri ve çevresel etkileri bir arada değerlendirmekteler.
Uzmanlar, bu çoğulcu sağlık sorunlarının artışını, mahalledeki zayıf sağlık hizmetleri, sanitasyon eksiklikleri ve genetik geçmişle ilişkilendirmekte. Ayrıca, birçok ailede uzun süreli akraba evlilikleri ve sosyal yapının etkisi de önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Çocukların doğuştan engelli doğması, sadece aileler üzerinde değil, aynı zamanda mahallenin sosyo-ekonomik yapısı üzerinde de derin yaralar açıyor. Bu durum, sağlık hizmetlerine erişim, eğitim ve sosyal hayata katılım konularında zorluklar yaşanmasına sebep oluyor.
Görülen bu korkutucu tablo, hem sağlık otoriteleri hem de sivil toplum kuruluşları için alarm zillerini çaldı. Yerel sağlık müdürlükleri, doğuştan engelli doğumlarının önlenmesi için çeşitli projeler geliştirmeye başladı. Bu projeler arasında, ailelere genetik danışmanlık hizmetleri sunmak, sağlık ve eğitim imkanlarını artırmak yer almakta. Ayrıca, toplum bilincinin artırılması amacıyla seminerler ve bilgilendirme toplantıları düzenlenmekte.
Diğer yandan, mahallede yaşayanlar da bu duruma karşı duyarlılık geliştirmeye çalışıyor. Ülkenin farklı yerlerinden gelen gönüllü sağlık çalışanları, çocukların sağlığını koruma ve ailelere rehberlik etme amacıyla düzenli olarak mahallede ziyaretlerde bulunuyor. Aileler, çocukları için en iyi sağlık hizmetlerini almak adına artık daha bilinçli hareket etmeye başladı ve sorunlarını dillendirmekte daha cesur hale geldiler.
Ancak, mahalledeki durumun çözümü için atılacak adımların kolay olmayacağı aşikar. Sosyo-kültürel yapının değişmesi, eğitimin güçlendirilmesi ve sağlık hizmetlerine erişimin artırılması uzun vadeli çözümler gerektiriyor. Devlet ve toplum iş birliği ile başlatılan bu değişim hareketlerinin, hem günümüz hem de gelecek nesiller için olumlu etkiler yaratması bekleniyor.
Son olarak, bu mesele, sadece Söz konusu mahallede değil, Türkiye'nin birçok yerinde benzer sorunlar yaşandığı göz önüne alındığında, devlete ve sivil toplum kuruluşlarına büyük sorumluluklar yüklemekte. Mahallede doğan her bir bebek, hem ailelerinin umutlarının simgesi hem de aslında daha büyük bir sorunun yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Uzmanlar, bu sorunun çözülmesi için toplumun her kesiminin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerektiğine dikkat çekiyor. İlerleyen süreçlerde, toplumsal bilinçlenmenin ve sağlık hizmetleri kalitesinin artırılmasının önemi her zamankinden daha fazla olacak.