Narin Güran cinayeti, Türkiye'nin en dikkat çekici davalarından biri haline gelmişken, Yargıtay'dan gelen son tebliğname, cinayetle ilgili ceza kararlarının onanması gerektiğini öngörüyor. Bu gelişme, hem medyada geniş yankı buldu hem de kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Narin Güran'ın yaşamını yitirmesine sebep olan olay, cinayetin işleniş şekli ve ardındaki motivasyonlar bakımından birçok soru işareti barındırıyor. Yargıtay'ın kararı ise bu karmaşık davanın bir nebze daha netleşmesine katkı sağlayacak gibi görünüyor.
Narin Güran, 2021 yılında İstanbul'da hayatını kaybeden genç bir kadındır. Olay, Güran'ın ailesinin başvurusu üzerine, polisin bölgeye intikal etmesiyle ortaya çıkmıştır. Yapılan soruşturmada, Güran'ın cinayete kurban gittiği belirlenmiş ve kısa süre içerisinde şüpheliler tutuklanmıştır. Elde edilen deliller, cinayetle bağlantılı olarak birkaç kişinin ifadesine dayanıyor. Narin Güran'ın cinayeti, özellikle sosyal medyada da geniş bir yankı bulmuş ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusunu ülke gündemine taşımıştı. Cinayet sonrası mahkemede gerçekleşen duruşmalarda, Güran'ın ailesi ve yakınları adaletin tecelli etmesini beklerken, sanıkların savunmaları ise toplumu derinden etkilemiştir.
Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği ceza kararlarını inceledikten sonra, tebliğnamede duruşmaların delil durumunun yeterli olduğunu ve mahkeme kararının doğru bir şekilde alındığını ifade etti. Bu karar, toplumsal adalet mekanizmasının işleyişine dair umutları artırırken, kadına yönelik şiddet olaylarının daha fazla gün yüzüne çıkarılmasına zemin hazırlayan bir sonuç olarak değerlendiriliyor. Yargıtay’ın bu tebliğnamesi, daha önceki mahkeme kararlarının ne derece hukuka uygun olduğunu ve toplumda oluşan adalet arayışına nasıl bir yön vereceğini de gözler önüne seriyor.
Kamuoyunun dikkatle izlediği bu karar, adalet arayışında olan birçok kadına umut vermekte. Türkiye'deki kadına şiddet vakalarının artışı, toplumsal bir sorun olarak gündeme gelirken, Narin Güran cinayeti, toplumun bu konudaki hassasiyetini bir kez daha gündeme getirdi. Yargıtay’ın, cezaları onaması, kadınlarımızın güvenliği için önemli bir adım olarak yorumlanıyor. Her yeni dava sonucu, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için toplumun kesimlerinde farkındalık oluşturmak adına bir fırsat doğuruyor. Narin Güran cinayeti, sadece bir olay değil, aynı zamanda kadınların hakları için bir duruş, bir mücadele biçimi olarak da değerlendiriliyor.
Sosyal medyada da yankı bulan bu gelişme, birçok sivil toplum kuruluşu ve kadın hakları dernekleri tarafından olumlu karşılanmış; adaletin yerini bulması için yapılan çağrılar güç kazanmıştır. Kadına yönelik her türlü şiddeti reddeden ve bu konuda mücadele eden bireyler, Yargıtay'ın tebliğnamesi ışığında, hukukun üstünlüğüne olan inançlarını pekiştirmiştir.
Narin Güran'ın cinayetinin ardından Türkiye'nin dört bir yanında büyüyen kadın hareketleri ve kadına yönelik şiddetle mücadele çabaları, bu olayın ardındaki temel gerçekleri aydınlatmak ve toplumsal değişimi sağlamak amacıyla sürdürülecektir. Yargıtay’ın kararları, bu tip davalarda emsal teşkil edecek ve gelecekte benzer olaylarla karşılaşan kadınların adalet arayışlarına destek olacaktır. Narin Güran cinayetinin, sadece bir olay olmaktan öte, toplumsal bir çıkmaza dikkat çeken bir sembol haline gelmesi, gelecekteki adalet arayışlarını da şekillendirecektir.