Yemen’in Husi milisleri tarafından gerçekleştirilen “Siyah Bayrak” operasyonu kapsamında, ülke sınırlarından fırlatılan iki füze, İsrail’in şehirlerinde büyük bir paniğe neden oldu. 27 Ekim 2023 tarihinde meydana gelen bu olay, bölgedeki güvenlik ve savaş dinamiklerini bir kez daha sorgulattı. Füze saldırısının ardından İsrail’de siren sesleri duyulmaya başlanırken, güvenlik güçleri alarm durumuna geçti. Bu saldırı, Yemen’in son dönemlerde uluslararası arenada dikkat çekmesini sağlarken, aynı zamanda Ortadoğu’daki çatışmaların ne denli karmaşık bir hal aldığını gözler önüne seriyor.
Yemen’den fırlatılan iki füzenin, İsrail’e ulaşmadan önce düşürüldüğü bildirildi. Ancak bu olay, bölgede uzun zamandır süren gerilimi yeniden alevlendirdi. İsrail Savunma Bakanlığı, saldırının hemen ardından halkı dikkatli olmaları konusunda uyardı ve güvenlik birimlerinin seferber edildiğini duyurdu. Siren sesleri, özellikle güney şehirlerinde ve sınır bölgelerinde yoğun bir şekilde duyulurken, halk evlerine veya güvenli bölgelere sığınmaya başladı.
Saldırıdan sonra yapılan açıklamalarda, Husi milislerinin bu tür saldırıları sık sık gerçekleştirdiği belirtilerek, uluslararası toplumun bu duruma göz yummaması gerektiği vurgulandı. Füze saldırılarının yanı sıra, Husi yönetiminin bağımsız bir askeri strateji geliştirdiğine ve ülkedeki iç savaşın etkilerini dışa vurma çabalarının arttığına dikkat çekildi. Bu durumun, Orta Doğu’daki güç dengesini de etkileyebileceği yorumları yapılıyor.
Bu olay, sadece bölgede değil, dünya genelinde de yankı buldu. Birçok ülke, Yemen’deki durumun hızlı bir şekilde kontrol altına alınması gerektiğini savundu. Özellikle, Birleşmiş Milletler’in Yemen’deki barış müzakerelerine yönelik çabalarının daha da hızlandırılması gerektiği ifade ediliyor. Uluslararası ilişkiler uzmanları, Yemen’deki istikrarsızlığın hem bölgesel hem de küresel güvenliği tehdit ettiğini belirtiyor.
İsrail’in bu tür saldırılara karşı geliştirdiği savunma sistemleri, şu ana kadar yeterince etkili görünse de, Yemen’den gelen tehditlerin artması durumunda bu sistemlerin gözden geçirilmesi gerekeceği düşünülüyor. Uzmanlar, Ortadoğu’daki bu tür çatışmaların kronikleşmesinin, bölgedeki ülkelerin diplomatik ilişkilerine ve güvenlik dinamiklerine büyük etkileri olabileceğini ifade ediyor.
Saldırının hemen ardından gözler, Yemen’deki iç savaşın seyrine çevrildi. Husi milislerinin bu tür askeri eylemleri, onların uluslararası arenada daha fazla dikkat çekmesini sağlarken, kendi denetiminde olan bölgedeki kaynakların kontrolünü daha da güçlendirebilir. Bu durum, gelecekte benzer saldırıların artması ihtimalini de gündeme getiriyor.
İsrail ve Yemen arasındaki bu gerilim, her iki ülkenin de iç meseleleriyle paralel bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. Saldırının sebepleri ve uluslararası toplumun bu duruma tepkisi merakla beklenirken, gözler Yemen’deki iç savaşın nasıl bir seyir izleyeceğine çevrildi. Ortadoğu’daki çatışmaların geleceği, hem bölge ülkeleri hem de dünya genelindeki güç dengeleri açısından büyük bir öneme sahip.